AYM, "alacağın enflasyon karşısındaki değer kaybının tazmini için etkili bir hukuk yolunun bulunmadığı" sonucuna vardı ve "kanuni düzenleme yapılması gerekmektedir" dedi. (Foto: AYM)

KONULAR

AYM'den, 'alacağın enflasyona karşı değer kaybının tazmini' kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM) "alacağın enflasyon karşısında uğradığı değer kaybının tazmin edilmesini sağlayacak etkili bir hukuk yolunun bulunmadığı" sonucuna vardı ve "bir kanuni düzenleme yapılması gerekmektedir" dedi. 

AYM'nin kararı konut finansman kredisinden kaynaklanan bir uyuşmazlık nedeniyle İstanbul'da ikamet eden Caner Şafak adına yapılan bireysel başvuru sürecinin sonucunda ortaya çıktı. 

Konut finansman kredisinden kaynaklanan uyuşmazlık nedeniyle özel bir banka aleyhine 2010 yılında icra müdürlüğünde 48 bin 854 lira asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldı. İcra takibine banka tarafından itiraz edildi ve icra takibi durdu. 

Başvurucu, itirazın iptali davası açtı, yargılama sonunda borçlunun itirazının iptaline, takibin asıl alacak üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar işleyecek yıllık yüzde 9 temerrüt faizi uygulanmak suretiyle devamına karar verildi. Kararda, ayrıca kararda, İcra ve İflas Kanunu uyarınca asıl alacak tutarının yüzde 20'si oranında takdir edilen 9 bin 770,80 lira icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak başvurucuya verilmesine, fazlaya ilişkin 738 TL'lik talebin reddine hükmedildi. 

Bu karar taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşti. Karar sonrası borçlu tarafından toplam 119 bin 114,76 lira yatırılarak ve borç ödendi.

Enflasyon karşısındaki değer kaybı

Caner Şafak, borcun ödenmesininin, yaklaşık on yıllık sürede ödenen yasal faizin alacağının enflasyon karşısında uğradığı değer kaybını karşılamadığını belirterek, zararına karşılık 100 bin ödenmesi talebiyle dava açtı. 

Tüketici mahkemesi davayı reddetti, istinaf ve temyiz aşamalarının ardından ret kararı kesinleşti. 

Caner Şafak, bunun üzerine konuyu bireysel başvuru yoluyla AYM'ye taşıdı. Başvuruda borç ilişkisinden doğan alacağının enflasyon karşısında değer kaybına uğramasından kaynaklı zararının tazmin edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini öne sürdü. 

Başvuru AYM gündeminde

AYM'nin değerlendirmesinde, Anayasa’nın 35. ve 40. maddelerinin, devlete özel hukuk kişileri arasındaki alacakların enflasyon karşısında uğrayacağı önemli ölçüdeki değer kayıplarını giderecek hukuki altyapı ve mekanizmaları oluşturma sorumluluğu yüklediği belirtildi. 

Değerlendirmede, özetle şu görüşlere yer verildi:

"Bu kapsamda devlet, özel hukuk kişileri arasındaki uyuşmazlıklarda tarafların menfaatleri arasındaki adil dengenin sağlanmasına yönelik tedbirleri almakla mükelleftir. 

Alacaklının alacağını geç tahsil etmesi halinde, enflasyon karşısında meydana gelen değer kaybının giderilmemesi, alacağına gerçek değeriyle ulaşmasını engellemekte; borçlunun ise borcunu gerçek değerinin altında ödemesine yol açmaktadır. Bu durum, taraflar arasındaki adil dengeyi alacaklı aleyhine bozmakta ve alacaklıya ölçüsüz bir külfet yüklemektedir."

Kararda, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun ile alacakların enflasyon etkisiyle uğradığı değer kaybının telafisi ve tazmini için bir hukuk yolu oluşturulduğu belirtildi. 

Kararda, "enflasyon karşısında alacakların değer kaybının önlenmesi maksadıyla düzenlenen 3095 sayılı Kanunda yer verilen faize ilişkin hükümlerin teorik düzeyde dahi değer kaybının önlenmesine ilişkin başarı şansı sunma kapasitesinin bulunmadığı" ifade edildi.  

Etkili bir hukuk yolu yok

AYM kararında, şu değerlendirmeye yer verildi:

"İncelenen başvuruda, alacağın enflasyon karşısında değer kaybına uğraması nedeniyle meydana gelen zararın karşılanması için iç hukuk sisteminde etkili bir hukuk yolunun bulunmadığı değerlendirilmiştir. 

Bu kapsamda özel hukuk kişileri arasındaki alacağın enflasyon karşısında değer kaybına uğraması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlali iddasi ile yapılan başvuruların sayısının her geçen gün artmakta, bu konuda çok sayıda şikayet Anayasa Mahkemesi önüne bireysel başvuru yolu ile getirilmektedir. 

Anayasa Mahkemesi tarafından mevcut başvuru ve diğer derdest başvurular bakımından ihlal kararı verilerek Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilse de bu durum benzer başvuruların yapılmasını önlemeyeceği gibi özel hukuk kişileri arasında  arasındaki alacağın enflasyon karşısında değer kaybına uğramasından kaynaklanan ihlalleri de sonlandırmayacaktır. 

Kanuni düzenleme gerekir

Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun ikincilliği ilkesini dikkate alınarak, özel hukuk kişileri arasındaki alacağın enflasyon karşısında değer kaybına uğraması dolayısıyla meydana gelen zararıların tazmin edilmesini sağlayacak başvuru yollarının bulunmamasından kaynaklı ihlaller nedeniyle ortaya çıkan ve yapısal sorun teşkil eden durumun telafi edilmesi için bir kanuni düzenleme yapılması gerekmektedir."

AYM'nin oy çokluğuyla aldığı karar Resmi Gazete'de yayımlandı.

Pilot karar usulü

AYM, ayrıca mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ve pilot karar usulünün uygulanmasına karar verdi. 

AYM İçtüzüğü'nün "Pilot karar usulü" başlıklı 75. Maddesi'nde şu düzenleme yer alıyor:

"...bir başvurunun yapısal bir sorundan kaynaklandığını ve bu sorunun başka başvurulara da yol açtığını tespit etmeleri ya da bu durumun yeni başvurulara yol açacağını öngörmeleri hâlinde, pilot karar usulünü uygulayabilirler. Bu usulde, konuya ilişkin bölüm tarafından pilot bir karar verilir. Benzer nitelikteki başvurular idari mercilerce bu ilkeler çerçevesinde çözümlenir; çözümlenmediği takdirde mahkeme tarafından topluca görülerek karara bağlanır...

...Pilot kararla birlikte, bu karara konu yapısal soruna ilişkin benzer başvuruların incelenmesini erteleyebilir. İlgililer erteleme kararı hakkında bilgilendirilirler. Bölüm, gerekli gördüğü takdirde ertelediği başvuruları gündeme alarak karara bağlayabilir."